‘’Olayı daha derinlemesine incelediğinde bütün bunlarda kendisinin de önemli bir payının olduğunu görmesi can sıkıntısını daha da artırıyordu. Ancak kendine kızamıyordu ve bunda da hiç haksız sayılmazdı; çünkü herkeste kendini hoş görmek, kendine acımak gibi bir zayıflık vardır. Suçu yakınımızdaki birinin üzerine yüklemeye çalışırız. Hizmetçiye, astımız olan bir memura, karımıza ya da hatta bir sandalyeye… Ya da bir makineye…’’
Ölü Canlar – Gogol
TPM’in (Total Productive Maintenance-Toplam Üretken Bakım) ne olduğunu sizlere anlatmaya gerek yok, biliyorum ama TPM’in Türkiye’de sizin düşündüğünüzden çok daha farklı anlamları olduğunu da belirtmek isterim. Muhtemelen bunlardan bazıları sizlerin fabrikaları için de geçerlidir. TPM, ülkemiz çalışanlarının bir kısmının suçunu makineye atmasının en güzel yöntemi ve aracıdır.
Büyük bir firma bizi fabrikasına davet etmişti. Her zaman olduğu üzere öncelikle hızlı bir fabrika turu yaptıktan sonra kendi firmamızı tanıttık. Ardından da firmanın taleplerini dinledik ve karşılıklı değerlendirmelerde bulunduk. Firmanın talebi TPM çalışması yapmaktı. Gerçekten de irili ufaklı yüzlerce makinenin çalıştığı makine-yoğun bir fabrikaydı ve çoğu 24 saat üretim yapıyordu. Makinelerin sık arıza yaptıklarından ve bu sebeple çok büyük kayıpları olduğundan bahsettiler.
Biz de onlara fabrikalarında asıl sorunun makineler olmadığını söyledik ve TPM çalışmasının firmaya pek de bir şey katmayacağını belirttik. Şaşırdılar tabii ki.
Aramızda geçen diyalog (Firma GMY: Firma Genel Müdür Yardımcısı):
Ben: Bakın, sizin fabrikanızı gördüm ve sizin asıl büyük kayıplarınız makine kaynaklı değil. TPM’in size katkısı olur ama çok az olur ve o katkıyı da kalıcı hale getiremezsiniz.
Firma GMY: Ama makineler bozuluyor ve üretimimiz aksıyor.
Ben: Araba bozulabilir ancak araba çalışırken acaba şoför düzgün kullanabiliyor mu? Ya da ayrıca şoför düzgün kullanmadığı ya da kullanamadığı için araba bozuluyor olabilir mi? Ya da araba bozuk olmadığı halde durduğu zamanlar olamaz mı?
Firma GMY: Mmm. Olabilir.
Ben: Bakın, ne yazık ki bizim ülkemiz çalışanlarımızda her zaman için makine olan yerlerde makineye suç atma eğilimi vardır. Makine çalışmaz, makine üretmez, makine problem çıkarır, makine kalitesiz üretir vb. Makinenin kendini savunması da mümkün olmadığı için genelde bu suçlamalar da amacına ulaşır. Ne yazık ki, hep suçlu makinedir. Bu sebeple de TPM çalışması istenir ki sorunun makinede olduğu ortaya çıksın ve haklılıkları kanıtlansın. TPM ile gelebilecek az da olsa artış onları haklı çıkaracaktır. Ayrıca biz TPM çalışması sonucunda iyileşme olduğunu göstermek için arıza rakamlarının manipüle edilmiş olduğu firmaları da büyük üzüntüyle gördük. Yani çalışmalarının başarısını daha yüksek gösterebilmek için bazı çalışanlar arıza oranlarıyla çok daha fazla düşmüş gibi oynamışlar. Ancak ürün çeşitliliği sebebiyle de toplam verimliliğe pek etkisi olmadığını üst yönetimden kimse fark etmemiş.
Özetle, TPM sadece bir alt başlıktır, sizin TPM’den önce başka konuları çözmeniz lazım, sonrasında zamanı gelince TPM uygulamasıyla o çalışmaları desteklemeniz lazım.
Firma GMY: Ama biz yine de TPM ile başlamak istiyoruz.
Ben: Tabii karar sizindir, bu durumda bunu bizimle değil bir başkasıyla yapmanız gerekiyor.
Firma GMY: Neden? Sizin gibi yedi firmayla görüştük ve hepsi de TPM için teklif verdiler.
Ben: Onlar sizi değil, kendilerini düşünüyorlar. Biz ise sizi düşünüyoruz. Siz yine onlarla çalışabilirsiniz, muhtemelen bir yıl sonra bizi yeniden davet edersiniz ama o zaman işimiz çok daha zor olur. Çünkü başarısız bir çalışma sonucunda çalışanlarda negatif düşünceler oluşacaktır ve saha çalışmaları yaparken bir yandan da o negatif etkinin sonuçlarını ortadan kaldırmaya çalışmamız gerekecektir. Ama dediğim gibi takdir sizlerindir ancak sadece TPM isterseniz bizim bunu yapmak istemediğimizi de affınıza sığınarak belirtmek isteriz.
Firma GMY: Ama ben de dahil olmak üzere tüm arkadaşlarımız TPM çalışması istiyoruz ve bununla ilgili olarak defalarca toplandık ve bu kararı verdik.
Ben: Siz doktora gittiğinizde kendi teşhisinizi belirtirseniz doktorunuzdan beklentiniz sizin teşhisinizin doğru olup olmadığını belirtmesidir. Doğru değilse de kendi uzmanlığına göre hareket etmesi ve ona göre tedavi uygulamasıdır sanırım, öyle değil mi?
Firma GMY: Evet, tabii.
Ben: Peki, fabrika doktoru olarak bize başvurduğunuza ve bir teşhisle geldiğinize göre bizden beklentiniz nedir?
Firma GMY: Bizim sorunlarımızı belirleyip çözüm yollarını göstererek çözmeniz.
Ben: Ben de şu an aynen öyle yapmaya çalışıyorum. Teşhisiniz yanlış ve sizin asıl problemleriniz başka noktalarda bulunuyor. Asıl bu büyük sorunları çözmeniz lazım aksi durumda hiçbir zaman düzelemeyeceksiniz, sadece kendinizi biraz düzelmiş gibi hissedeceksiniz. Sonrasında hastalığınız daha da şiddetli hale gelecek.
Firma GMY: Bu yönden bakınca kulağa mantıklı geliyor. Biz konuyu arkadaşlarla görüşüp ileride size döneceğiz.
Ben: Teşekkürler. Umarız sizin için hangisi iyi olursa o olur.
Bir hafta sonra firma bizi sözleşme için davet etti. Beraber yaptığımız çalışmalar da net olarak haklılığımızı gösterdi. Türkiye’nin en büyük 300 firması içinde yer alan firmanın farklı fabrikalarında kendi güçlü ekipleriyle birlikte yüzde 30 ila yüzde 65 oranında artışlar sağladık ve bunların ancak yüzde 5-12 arasındaki kısımları TPM çalışmaları kaynaklıydı. TPM çalışmalarını da çalışmaların en sonunda yaptık. Böylece TPM çalışmalarından önce zaten radikal artışların sağlanmış olması da haklılığımızı ortaya koydu. Üst yönetim de zamanında onları doğru yola sevk etmeye çalıştığımız için bizlere defalarca teşekkür etti ve ‘’sizler bize bunları anlatmasaydınız biz muhtemelen TPM çalışması başlığı altında küçük bir iyileşme yapmış olacaktık ve kendi kendimizi çok başarılı düşünerek kendimizi kandırmış olacaktık’’ diye düşüncelerini belirttiler.
Biz de firmaya katkı sağlayabilmiş olmanın hazzını uzun süre yaşadık.